Balık Hastalıkları
1
BALIK HASTAKLIKLARI
MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI DERS NOTLARI
Balık hastalıkları neden oldukları ekonomik kayıplar, ihracatı olumsuz
yönde etkilemeleri, bilinçsiz kullanılan ilaçların kalıntı sorunu, çevre kirliliği
oluşturmaları ve antibiyotik direncini arttırmaları ve hastalıkların bir
kısmının zoonoz özellikte olması açısından önemlidir.
Balık Hastalıklarında Görülen Semptomlar;
Davranış Bozuklukları
Dönme
Uyuşukluk (Letarji)
Bir araya toplanma
İştahsızlık
Ağa yada duvarlara sürtünme
Sinirsel davranışlar
Dış bakıda görülen lezyonlar;
Ekzoftalmus, gözde kanama, körlük, bulanıklık
Deride renk kararması
Yüzgeçlerde, vücut yüzeyinde lezyon, hemorajiler,kistler
Ascites, anüste şişlik, hemoraji
İç bakıda görülen lezyonlar;
Vücut boşluklarında sıvı (irinli,seröz, purulent) birikmesi
İç organlarda hemoraji, aşırı büyüme, kistler nodüler
İç organlarda anemi
Barsaklarda ödem, kanama, enteritis
Kaslarda kanama, anemi, kistler
Balıklarda görülen bakteriyel zoonozlar insanlara kontamine balık
dokularının ve kontamine suyun derideki yırtık ve yaralara teması sonucu
2
DERİ ya da kontamine balık ürünleri ve kontamine suyun tüketilmesi yani
SİNDRİM yolu ile bulaşır.
Balıklarda görülen önemli zoonoz karakterdeki bakteriyel etkenler ve
neden olduğu klinik bulgular aşağıda kısaca açıklanmıştır.
1- Hastalık etkeni: Aeromonas hydrophila
Gıdalarda normal tuz oranında (%4), buzdolabı sıcaklığında rahat ürer
ve enterotoksin üretir. Kolera benzeri sindirim sistemi hastalığı meydana
getirir. Ayrıca temas sonrası yaralara da neden olabilirler.
2- Hastalık etkeni: Escherichia coli, Salmonella spp., ve benzeri
Enterobacteriaceae familyasındaki çeşitli türler
Fırsatçı patojen ve indikatör mikroorganizmalar olarak bilinirler.
Özellikle sindirim yolu ile bulaşma sonucu insanlarda infeksiyonlar oluşur.
3- Hastalık etkeni: Vibrio cholerae, V. vulnificus
İnfeksiyon kaynağı kontamine sular, çiğ ya da az pişmiş deniz
ürünleridir. İshal ve kusmaya neden olurlar.
4- Hastalık etkeni: Staphylococcus aureus
Enterotoksin üretirler. Toksinin gıda maddeleri ile ya da kontamine
sularla alınmasını takiben, sindirim sistemi bozukluklarına neden olurlar.
5- Hastalık etkeni: Clostridium botulinum ve C. perfringens
Sindirim yolu ile alınması sonucu ölümle sonuçlanabilen gıda
zehirlenmelerine neden olurlar.
6- Hastalık etkeni: Mycobacterium marinum, M. fortuitum
Deri yolu ile bulaşırlar. El ve ayaklarda granülomatöz karakterde
lezyonlar oluştururlar. Öldürücü değildir ancak kronik seyirlidir ve uzun
süreli kemoterapi gerektirir.
Bakteriyel incelemeler için balıklardan örnek alınıp laboratuvara
gönderilirken dikkat edilmei gerekenler aşağıda sıralanmıştır,
Tercihen canlı balıklar gönderilmelidir. Ölmüş balıklar örnek olarak
tercih edilmemelidir.
Ölü balık gönderilmesi zorunluluğu varsa buz içinde termosla
gönderilmelidir (özellikle taze ölmüş balıklar)
Klinik belirti gösteren balıklar seçilmelidir.
3
Örnek sayısı popülasyonu temsil etmelidir, genel bir ifadeyle en az
10’ar adet örnek seçilmelidir.
Antimikrobik tedavisi görmemiş balıklar seçilmelidir.
Havuz/akvaryum suyu, varsa bitkiler ayrı kaplarda gönderilmelidir.
Örnek gönderme yolları da avantajları ve dezavantajları ile birlikte
aşağıda özetlenmiştir.
Canlı balık gönderme:
Balıklar bir poşet içerisinde yeterli su ve oksijen sağlayan bir ortamda,
izole bir konteyner içerisinde gönderilir. Tropikal balıklar dışında konteyner
içerisine buz aküsü konulur (Resim-1a).
Avantaj: en uygun inceleme örneğidir. Etken izolasyon şansı yüksektir.
Dezavantaj: İnfeksiyon şiddetli seyrediyorsa, balıklar taşıma sırasında
ölebilir ya da suyun kalitesizliği, oksijen yetersizliği, aşırı sıcak/soğuk
nedeniyle ölebilirler.
Buz içinde balığın gönderilmesi
Canlı balıklar içerisinde su bulunmayan poşetlere yerleştirilir ve sonra
bu poşet daha büyük ve içerisi buz dolu başka bir poşet içerisine yerleştirilir
(Resim-1b). Laboratuvar mesafesi çok uzak ise, balığın canlı gönderilmesi
mümkün değilse tercih edilmelidir.
Avantaj: Laboratuvara ulaşana kadar balığın öleceği endişesi yoktur.
Dezavantaj: Parazitlerin birçoğu ölecektir, birçok histolojik inceleme
yapılamayabilir, bakteri ya da virus izolasyon oranı daha düşüktür.
Donmuş balığın gönderilmesi
Balıklar su bulunmaya bir poşet içerisine konulur ve içi kuru buz dolu
konteyner içerisine yerleştirilir (Resim-1c).
Avantaj: Örnek uzun süre taşınabilir, balıklar kuru buz sayesinde
uzun süre donuk kalacaktır.
Dezavantaj: Kuru buz temini ve taşıması zor olabilir. Örneğin kalitesi
laboratuvar incelemeleri yönünden değerlendirildiğinde, buz içerisinde
gönderilen balıktan daha da düşüktür.
Formaldehit solusyonu içerisinde örnek gönderilmesi
4
Örnek formaldehit solüsyonuna konulduktan sonra devrilmesini
engelleyecek şekilde kağıt parçaları ile desteklenir ve izole konteyner
içerisinde laboratuvara gönderilir (Resim-1d).
Avantajı: Örnek formaldehit solüsyonuna konulduktan sonra artık
stabildir, laboratuvara sorunsuzca ulaştırılabilir. Örneğin hazırlanması ve
gönderilme işlemlerinin başlatılması arasında geçen süre çok önemli değildir.
Toksikasyondan şüphelenildiğinden uygun bir örnek gönderilme şekli
olabilir.
Dezavantajı: Herşey ölmüş olduğu için, bakteri, virus, mantar gibi
mikroorganizmaların hiçbirini üretme olanağı kalmayacaktır. Formaldehit
irritan bir maddedir ve taşınmasında da sorunlar olabilir.
5
İhbarı mecburi balık hastalıkları
11/6/2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı,
Gıda ve Yem Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile
altıncı fıkrasına dayanılarak, Hayvan hastalıklarının bildirimi ile ilgili
82/894/EEC sayılı Avrupa Birliği Konsey Direktifi ile hayvan hastalıklarının
bildirimi için hazırlanmış form ve kodları düzenleyen 2005/176/EC sayılı
Avrupa Birliği Komisyon Kararına paralel olarak ihbari mecburi balık
hastalıkları şu şekildedir;
Su hayvanlarının ihbarı mecburi viral hastalıkları
İnfeksiyöz Hematopoietik Nekrozis
Viral Hemorajik Septisemi
Sazanların Bahar Viremisi (Spring Viremia of Carp)
Epizootik hematopoetik nekroz
Sarıbaş hastalığı (Yellow Head Disease)
Taura sendromu
Enfeksiyöz Salmon Anemisi
Koi Herpes Virus Hastalığı
Su hayvanlarının ihbarı mecburi fungal hastalıkları
Kerevit Vebası (Aphanomyces astaci )
Epizootik ülseratif sendrom (Aphanomyces spp.)**(mix)
Su hayvanlarının ihbarı mecburi bakteriyel hastalıkları
Bakteriyel böbrek hastalığı (Renibacterium salmoniaum)
Su hayvanlarının ihbarı mecburi paraziter hastalıkları
Marteiliosis (Marteilia refringens)
Bonamiosis (Bonamia ostreae, Bonamia exitiosa)
Beyaz Benek Hastalığı (Ichthyophthirius multifiliis )
Perkinsus marinus enfeksiyonu
Microcytos mackini enfeksiyonu
6
BAKTERİYEL BALIK HASTALIKLARI
Furunkuloz
Salmonidlerlerde, epizootik infeksiyonlara neden olan ve vücut
üzerinde oluşturduğu yanık benzeri furunkuller (çıban) ile karakterize olan
bakteriyel bir hastalıktır.
Etiyoloji:
Hastalığın etkeni Aeromonas salmonicida’ dır. Gram negatif, fakültatif
anaerob, haraketsiz, sporsuz kısa çomaklardır. Optimum üreme sıcaklığı 20-
22º C ve pH 6.4-8.0 arasındadır. Bakteri tirozin ve fenilalanin içeren besi
yerlerinde tipik kahverengi ya da kızıl-kahverengi pigment üretir.
Epidemiyoloji:
Hastalık dünyada yaygındır.
Ttatlı su balıklarının infeksiyonu olarak başlamış; kültür koşullarının
geliştirilmesi ile özellikle son yıllarda deniz işletmelerinden de izole
edilmektedir. Aalabalık ve atlantik salmonları en duyarlı, gökkuşağı
alabalıkları ise en dirençli türlerlerdir. Hastalık Japon balıkları, sazan ve
yılan balıklarında da bildirilmiştir. Ülkemizde de gökkuşağı alabalıkları,
çeşme/içme sularında saptanmıştır.
Etken vücut üzerindeki zedelenmiş bölge, furunkeller ve dışkı ile
saçılır. Ölmüş balıklar önemli bir infeksiyon kaynağıdır. Bulaşma direk
temas ve sindirim yolu ile gerçekleşir. İspatlanmamış olmakla birlikte
vertikal bulaşmanın olabileceği düşünülmektedir. Düşük su sıcaklıklarında
genellikle latent seyreder sıcaklığın 20º C çıkması ile klinik tablo ve ölümlere
meydana gelir.
Klinik Bulgular:
İnkubasyon süresi 2-4 gündür. Mortalite gençlerde % 50 yetişkinlerde
% 30 a kadar çıkabilir. Çiftlik bazında yüksek mortalite; havuz genelinde
hayvanlarda uyuşukluk, hareketsizlik, yem yememe, yüzey hizasında yüzme
gibi bulgular göze çarpar.
Akut subakut ve kronik formda seyreder. Akut olgularda genellikle
semptom görülmeden yüksek oranda ölümler meydana gelir. Subakut ve
kronik olgularda durgunluk, ekzoftalmus, burun deliklerinden kan gelmesi,
vücut üzerinde hemoraji, furunkeller ve ülserler oluşur.
7
Nekropsi Bulguları: Karın duvarı ve kalpte hemorajiler, karaciğerde
solgunluk böbreklerde yumuşama ve büyüme şekillenir.
Tanı:
İnfeksiyonun subakut formu hemorajik septisemi ile seyrettiğinden
viral hemorajik septisemi ile karışabilir. Kesin tanısı için etken izolasyonu ve
identifikasyonu ile yapılabilir. Bakterinin pigment oluşturması
identifikasyonda önemlidir. Tanıda histopatolojik yöntemlerden ve FAT
testinden de yararlanılır.
Tedavi ve Kontrol:
Furunkulozun tedavi ve kontrolünde karantina, balık ve yumurta
nakillerinin kısıtlanması (hastalıklı bölgelerden) ve denetlenmesi, sanitasyon,
imha, ilaç sağaltımı ve aşılama yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Son
yıllarda özellikle İngiltere ve Norveç’te aşılama çalışmaları başarılı sonuçlar
vermiştir.
Antibiyotik kullanımı hastalığın kontrol altına alınmasında
kullanılmakla birlikte portörlerdeki saçıcılığı tam olarak önleyemez.
Günümüzde antibiyotik kullanımı çevre ve insan sağlığı açısından (özellikle
dirençli suşların ortaya çıkması yönünden) bazı ülkelerde kısıtlanmıştır.
Genel olarak, oksitetrasiklin, amoksisilin, oksolinik asit, sulfonamidler ve
furazolidon kullanılmaktadır. Akvaryum balıklarında yaralara topikal
hidrojen peroksit uygulamasının başarılı olabileceği bildirilmiştir.
Hareketli Aeromonas Septisemisi
(Bakteriyel Hemorajik Septisemi)
Hareketli Aeromonas türleri tarafından oluşturulan septisemik
karakterde bulaşıcı bakteriyel bir infeksiyondur.
Etiyoloji:
Aeromonas hydrophila , A. sobria, A. caviae, A. punctata.
Gram-negatif, fakültatif anaerob, hareketli, sporsuz kısa basil ya da
kokobasil görünümüne sahip bakterilerdir. Etkenler genel olarak aquatik
ekosistemin doğal üyeleri olarak kabul edilirler ve su canlılarının bakteriyel
florasında bulunurlar. Etkenler tuz oranı yüksek sular dışında tüm sularda
özellikle organik madde oranı yüksek kirli sularda her zaman bulunurlar.
8
Epidemiyoloji:
Etken normal bağırsak florasında bulunduğu için infeksiyon ve
salgınlar stres faktörlerine bağlı olarak fırsatçı patojen etkenlerin invazyonu
ile ortaya çıkarlar. Stres faktörleri; çeşitli viral ve bakteriyel hastalıklar,
yüksek su sıcaklığı, aşırı stoklama, düşük su akış hızı, düşük oksijen
seviyesi, yüksek amonyum ve nitrit seviyesi, yetersiz beslenme ve su kalitesi
düşüklüğü ile ilgilidir.
Etkenler pek çok kültür ve serbest yaşayan balıklarda hastalığa yol
açarlar. Ülkemizde de görülmektedir.
Klinik Bulgular:
Yüzgeç diplerinde, ağız ve alt çenede, anüs etrafında kızarıklık ve
hemorajik alanlar gözlenir. Vücut yüzeyinde çeşitli derinlikte ülseratif
lezyonlar görülebilir. Ani gelişen akut olgularda klinik bulgu gözlenmeden
ölümler meydana gelebilir.
Nekropsi Bulguları:
Karın boşluğunda asites görülebilir. Dalak ve böbrek büyür tüm iç
organlarda hemorajiler ile yumuşama ve nekroz başlıca bulgudur. Kaslarda
peteşiyel hemorajiler görülebilir.
Tanı:
Kesin tanısı bakteri izolasyonu ve identifikasyonu ile konulur.
İzolasyon için en iyi inceleme örneği böbrektir. Birçok hareketli Aeromonas
spp. sekonder etken olarak bulunabildiğinden, izole edilen türün primer
etken olduğundan emin olunmalıdır. Etken izolasyonu ve klinik bulguların
varlığı bir arada değerlendirilmelidir.
Tedavi ve Kontrol:
İnfeksiyonun altında yatan stres faktörlerinin engellenmesi gereklidir.
İyi bakım ve beslenme, su kalitesinin yükseltilmesi, havuz ve kafeslerin
seyreltilmesi, organik madde ve ölü balıkların hemen uzaklaştırılması
hastalığın çıkışını engelleyebilir ya da tedavinin daha etkin olmasını
sağlayabilir. Salgınların çoğu çevresel faktörlerin düzeltilmesi ile antibiyotik
tedavisi gerekmeksizin düzelebilir. Tedavide oksitetrasiklinler, nifurprion ve
sulfamerazin önerilmektedir.
9
Aeromonas septisemilerine birden fazla tür ve aynı türe ait farklı
serotipler neden olduğundan, aşılamanın başarısı çok yüksek değildir.
Ancak, bölgesel suşlardan hazırlanan aşıların başarılı sonuçlar verdiğini
bildiren çalışmalar vardır.
Vibriozis (Kızıl Hastalığı)
Tuzlu ve tatlı sularda yetiştiriciliği yapılan balıkların ve omurgasızların
bakteriyel bulaşıcı hastalığıdır.
Etiyoloji:
Vibrio anguillarum, V. ordalii, V. alginolyticus, V. damsela, V. vulnificus,
V. cholera.
Gram-negatif, virgül şeklinde, hareketli, fakültatif anaerob, sporsuz
basillerdir. Vibrio türleri organik madde yükü fazla, zemini yumuşak dalgasız
bölgelerde çok miktarda saptanabilmektedir. Son yıllarda salmonidlerde
görülen “hitra” hastalığının etkeninin de bu cins içerisinde yer aldığı
saptanmış ve etken V.salmonicida hastalık “Soğuk Su Vibriozu” olarak
adlandırılmıştır.
Epidemiyoloji:
Balık dışkıları, ölü balıklar ve kontamine yemler önemli infeksiyon
kaynaklarıdır. Etken dışkı ve açık yaralardan saçılır. Bulaşma, sindirim ve
deri yolu ile olmaktadır. Deri üzerindeki zedelenmiş bölgelerden ve özellikle
ektoparazitlerin yol açtığı portantanelerden etken vücuda girer; bakır sülfat
gibi ağır metallerle yapılan tedavi uygulamaları sonrasında infeksiyon
sıklıkla ortaya çıkar. Salgınlar genellikle su sıcaklığının yüksek olduğu yaz
aylarında ve balıkların derilerinde tahribatın fazla olduğu durumlarda
görülür.
Etkenin barsak florasında bulunabildiği ve fırsatçı olarak infeksiyonlar
da oluşturabileceği de bildirilmiştir.
İnfeksiyon deniz balıklarında yüksek mortaliteye neden olabildiği gibi
tatlı su balıklarında da kayıplara neden olabilmektedir.
Klinik Bulgular:
10
İnkubasyon süresi etkenin virülensine bağlı olarak 3 gün gibi kısa
olabilir. Mortalite duyarlılığı yüksek balıklarda % 40-60 arasındadır. Soğuk
su vibriozunda mortalite % 90 a kadar çıkmaktadır.
İştahsızlık, anoreksia ile başlar. Balığın derisinde koyulaşma
gözlemlenir. Balık letarjik (uyuşukluk) görünür, su yüzeyine yakın yüzmeye
başlar. Denge bozuklukları ile birlikte normal dışı davranışlar gösterir. Deri
yüzeyinde ülserleşmiş lezyonlar oluşur, hemorajiler şekillenir. Yüzgeç
uçlarında erozyonlar oluşmaya başlar zamanla nekrozlaşır. Ekzoftalmus,
korneada opaklaşma görülebilir
Nekropsi Bulguları:
İç organ ve kaslarda peteşiyel hemorajiler, karın duvarında hemoraji,
dalakta büyüme ve nekroz dikkati çeker. Karaciğerde nekroz odakları ve
belirgin anemi görülür.
Tanı:
Klinik bulguların değerlendirilmesi tanıda yardımcıdır. Kesin tanı
etken izolasyonu ve identifikasyonu ile yapılır. Aeromanas türlerinden en
önemli farkı vibriostat (O/129)’a duyarlı olmalarıdır.
Tedavi ve Kontrol:
Stres faktörlerini elimine etmek korumada ve tedavide önemlidir.
Tedavide oksitetrasiklin, flumequin, sulfametazin ve oksonilik asit
kullanılabilir ancak antibiyogram testi sonucuna göre tedavi daha başarılı
sonuç verecektir. Ayrıca yemlere C vitamini ilavesi yapılmalıdır.
Etken bir kere yerleştikten sonra tanktan elimine edilmesi oldukça
güçtür. Bakteri, bilinen en kalıcı, persistent infeksiyöz etkenlerden biridir.
Tüm tankın boşaltılması, hayvanların yok edilmesi, sterilizasyon önerilir. En
etkin koruma yöntemi aşılamadır. Aşılama 1-4 gram arasında balıklarda,
banyo yöntemi; 15 g’ dan büyük balıklarda enjeksiyon yöntemi ile yapılır.
Bakteriyel Böbrek Hastalığı
Salmonidlerin, vücut yüzeyinde irinli kabarcıklar ile ülserlerin
oluşması ve böbreklerin dejenerasyonu ile karakterize, kronik ve sistemik
seyirli bulaşıcı bir infeksiyonudur.
Etiyoloji:
11
Renibacterium salmoninarum, Gram- pozitif, hareketsiz, çomaklardır.
Bakteriler mikroskoptan genellikle iki tarzda görülür. 5-20ºC arasında
üreyebilir ancak optimum 15ºC de ürerler. Sistin ya da sistein içeren
besiyerlerinde üretilirler. Bakteri konakçı dışında uzun süre canlı kalamaz.
Epidemiyoloji:
6 aylıktan büyük tatlı su salmonidlerinde görülür. Dışkı ile saçılır.
Bulaşma sindirim, deri ve vertikal yol ile olur. Asıl kaynak kronik ya da
latent infekte dişi balıklar olup, yumurta ile vertikal bulaşır. Yumurta
dezenfeksiyonuna rağmen etkenin yumurta içinde bulunabildiği ve
yavrularda infeksiyon oluşturduğu saptanmıştır.
Hastalığın ortaya çıkışında predispoze faktörler; su ısısı, su sertliği,
tuzluluk, kötü çevre şartları, sudaki mineral madde noksanlıkları, diyette C
vitamini eksikliği sayılabilir. Hastalık bulguları ve mortalite yaz dönemi
boyunca görülmez. Salgınlar çoğunlukla sonbahar ve kışın görülür. Pasifik
ve atlantik salmonları denize göç ettiklerinde etkeni denizlere de taşırlar.
Bundan dolayı infeksiyonlar denizlerde de ortaya çıkabilir.
Klinik Bulgular:
Balıklarda durgunluk ve iştahsızlık görülür. Balıkların vücutlarında
berrak ve/veya bulanık bir sıvıyla dolu deri kabarcıkları, bunların patlaması
sonucu oluşan yüzeysel ülserler gözlemlenir. Solungaçlar solgundur
(anemiden dolayı), bazı balıklar havuz tabanında yan yatarlar.Tek taraflı
körlük, balığın renginde bir kararma ve beneklenme, ekzoftalmus görülebilir.
Nekropsi Bulguları:
En karakteristik bulgu özellikle böbrekler olmak üzere iç organlardaki
kremsi beyaz renkteki nodüllerdir. Abdominal asites şekillenebilir.
Tanı:
Nodüllerden yapılan bakteriyoskopide Gram pozitif küçük ikili
gruplarda basillerin görülmesi hastalıktan şüphe ettiren önemli bir
bulgudur. Kesin tanı etken izolasyonu ve identifikasyonu ile konur.
Tedavi:
Tedavisi en zor bakteriyel hastalıklardan bir tanesidir. İnfeksiyonun
kronik ve latent seyretmesi, bakterinin hücre içi patojen olması,
12
antibiyotiklere direnç kazanması başarılı tedaviyi zorlaştırmaktadır. Tedavide
eritromisin, klindamisin, spiramisin uygulanmaktadır.
Koruma ve Kontrol:
Aşılamalar üzerine çalışmalar olmakla birlikte henüz yeterli korumayı
sağlayan bir aşı geliştirilememiştir. Hastalıktan korumanın en iyi yolu
damızlıklara sertifikasyon uygulanması ve yavruların bu damızlıklardan elde
edilmesidir.
Kontrol için aşağıdaki uygulamalar önerilmektedir.
Yurtdışından ithal edilen alabalık yumurtaları BKD yönünden
muayene edilmelidir.
Su kalitesi devamlı olarak izlenmelidir.
Stres oluşturacak çevre koşulları düzeltilmedir.
Hastalık etkenini taşıyacak gıdaların sterilizasyonuna dikkat
edilmelidir.
İnfekte yerlerden yumurta ve balık alımı engellenmelidir.
Yumurta dezenfeksiyonu her ne kadar yumurta içindeki etkene tam
etkili olmasa da önerilmektedir.
İnfekte balık stoklarının hareketlerinin önlenmelidir.
Bulaşmada rol oynayacak vektörler ile ilgili önlemler alınmalıdır.
Hasta balıkların hemen uzaklaştırılmalı, havuz ve ekipman
dezenfeksiyonuna dikkat edilmeldir.
Yemlerin kaliteli olmalıdır, riskli mevsimlerde vitamin takviyelerinin
yapılması önerilir.
Pastörelloz
ABD, Japonya ve Avrupa’da deniz balığı kültür işletmelerinde ortaya
çıkarak özellikte çipura ve levreklerde kayıplara neden olan, ülkemizde de
görülen bakteriyel infeksiyondur.
Etiyoloji:
Photobacterium damselae subsp. piscicida (eski adı: Pasteurella piscicida)
Gram negatif, hareketsiz, sporsuz, bipolar boyanma özelliğinde, küçük
çomaklardır.
13
Epidemiyoloji:
Doğadaki balıklar dışında çipura, levrek gibi deniz kültür balıklarında
görülür. İnfeksiyon, özellikle yaz ayları ve sonbahar başında su sıcaklığının
çok arttığı (25ºC ve üzeri) ve yağmurlar nedeniyle tuz konsantrasyonunun
azaldığı dönemlerde ortaya çıkar.
Klinik Bulgular:
Mortalite %40-50’ dir. Çipuralarda pullarda dökülme, göğüs ve
karında hemorajiler görülür. Levreklerde durgunluk ve hareketsizleşme,
renkte solgunluk ve kararma görülür. Levreklerdeki ölüme yakın zamanda
görülen ileri doğru ani atak hareketleri hastalığı akla getirmelidir.
Nekropsi Bulguları:
Akut olgularda karaciğer ve dalakta büyüme gözlenir. Kronik olgularda
ise dalak ve böbreklerde çok sayıda beyaz küçük nodüllerin görülmesi
tipiktir.
Tanı:
Kesin tanı, etken izolasyonu ve identifikasyonu ile konur. FAT ve
aglutinasyon testleri tanıda yardımcı teknikler olarak kullanılabilir.
Tedavi ve Kontrol:
Özellikle su sıcaklığının 25ºC’ nin üstüne çıktığı dönemlerde çiftlikler
hastalıkla ilgili önlem almalıdırlar. Tedavide antibiyotikler kullanılır. Aşı
uygulamaları da yapılmaktadır.
Bakteriyel Soğuk Su Hastalığı
(Pedünkül Hastalığı)
Salmonidlerin özellikle Fry döneminin en önemli problemidir.
Etiyoloji:
Hastalık etkeni Gram- negatif, pleomorfik görünümlü bir bakteri olan
Flexibacter psychrophilus (Flavobacterium psychrophila)’tur. Eski kültürlerde
flamentöz formlara da rastlanır. En iyi %0.8 NaCl eklenmiş Cytophaga besi
yerinde ürerler. Etken kayma hareketine sahiptir.
Epidemiyoloji:
Salmonidlerin tüm tür ve ırklarında görülür. Su sıcaklığının 10-12º c
nin altına düştüğünde ortaya çıkar. Su sıcaklığının artması ya da
14
arttırılması ile yavaşlar ve kaybolur. Özellikle larva ve küçük balıkları etkiler.
En önemli bulaşma yolu deridir. Vertikal (yumurta ile) bulaşabileceğine dair
yayınlar vardır.
Klinik Bulgular:
Mortalite %50-70 e kadar çıkabilir. Sırtta derin ülserler görülür.
Ekzoftalmus şekillenebilir. Yüzgeçlerde erime ve hemorajiler deride
kararmalar ortaya çıkabilir. Kranial ve vertebral lezyonlarda dolayı spiral
tarzda yüzme hareketi gözlenebilir.
Nekropsi Bulguları:
Sistemik infeksiyonlar nadiren şekillenir. Dalak ve karaciğerler büyür.
Bağırsakların için boş olup çeperlerine yapışmış gibi görülürler.
Tanı:
Etken izolasyonu ve identifikasyonu ile yapılır. İdentifikasyonda
Cytopgaga agarda sarı renkli koloniler şekillenmesi, kayma hareketi, 30º C
de üreme olmaması gibi tipik özellikler ve diğer biyokimyasal özellikleri
değerlendirilir.
Tedavi ve Koruma:
Yavrulara ilaçlı yem vermede güçlüklerden dolayı tedavisi zordur. 10-
50 mg/L oksitetrasiklin ya da 2mg/L kuarter amonyum bileşiğinin banyo
tarzında uygulamaları önerilmektedir. Korumada genel hijyenik kurallara
uyulması ve su sıcaklığının 10ºC’ nin altına düştüğü durumlarda dikkatli
olunması gerekmektedir.
15
MİKOTİK BALIK HASTALIKLARI
Kerevit vebası
(Crayfish aphanomyciasis, La peste, Krebspest, Kraftpest)
Tatlı su istakozu; ülkemizde kültürü yapılmayan, doğal su
kaynaklarından avcılık yolu ile elde edilen kabuklu bir su ürünüdür. Kerevit
vebası, Aphanomyces astaci nin neden olduğu, duyarlı tatlı su kerevitlerinde
%100 mortalite ile seyreden, akut ve kronik seyirli, bulaşıcı bir mantar
hastalığıdır.
Etiyoloji:
Hastalık etkeni Aphanomyces astaci’dir. 10 C nin üzerindeki su
sıcaklıklarında çok çabuk üreyerek kısa sürede (3 hafta içinde=akut
infeksiyon) ölüme neden olur; Su sıcaklığı azaldıkça, gelişmesi yavaşlar ve
kerevitlerde ölümün gecikebilir (3 ayı bulabilir=kronik infeksiyon). Sporlar
sularda yaklaşık 5 gün kadar canlı kalabilirler.
Epidemiyoloji:
Kerevit vebası sadece kerevitleri etkiler. Doğal olarak diğer
kabuklularda görülmez.
İtalya, İngiltere, İrlanda, Fransa, İspanya, Almanya, Yunanistan,
Norveç, İsveç, Finlandiya, Avusturya, Slovenya ve Rusya gibi birçok ülkede
bildirilmiştir. Türkiye’de ilk olarak 1984 sonbaharında Çivril Gölünde
(Denizli) görülmüş, daha sonra bir çok gölde de saptanmıştır.
Bulaşma, horizontal olarak sudaki zoosporların alınması yani sindirim
yolu ile olur.
Patogenez:
Mantarların salgıladıkları enzimlerle kütikülanın yapısını bozarlar,
özellikle kütikülada melanin depozitlerinin üretimini stimüle ederler;
melanin birikimine neden olurlar. Merkezi sinir sistemine yerleşen
mantarlar, motor koordinasyonu bozarak ölüme neden olmaktadır.
Klinik bulgular:
İnfekte kerevitlerde su yüzeyine çıkma (gün ışığına yakınlaşma) ve
değişik yönlere kaçışmayla birlikte suyu terketme gibi davranış bozuklukları
görülür. Özellikle birinci yürüme bacaklarında olmak üzere ayaklarda
koordinasyon bozukluğu, sırt üstü devrilme, sırt kabuğundan tutularak
16
sudan dışarıya çıkarıldıklarında makasların ve bacakların felç nedeniyle
aşağıya doğru sarkması gözlemlenir. Latent seyirli de olabilir.
Makroskobik bulgular
İnfekte kerevitler hiçbir makroskobik bulgu göstermeyebilir.
Abdominal bölge, telson ve extremitelerin kütikülinde kahverengi-siyah
noktalar şeklinde melanizasyon alanları, extremite kaybı, palpasyonda
kabuk üzerinde yumuşak bölgelerin varlığı, karın segmentlerinde, bacak ve
bacak eklemleri ile gözlerde mantar hifalarından kaynaklanan pamuk
görünümünde odaklar görülebilir.
Tanı:
Kesin tanı etken izolasyon ve identifikasyonu sonucu yapılır.
Deneysel infeksiyon (hastalık şüphesi olan kerevitten izole edilen
mantardan elde edilmiş zoosporların duyarlı kerevit türlerine verilmesinden
sonra 2-8 gün içinde hızlı mortalitenin görülmesi ile birlikte mantarın tekrar
izolasyonu, A.astaci için müsbet kabul edilir)
Hızlı tanı amacıyla PCR da kullanılmaktadır.
Tedavi:
Kesin etkili bir ilaç veya kimyasal madde de belirlenmemiştir.
Koruma ve Kontrol:
Hasta kerevitler hiçbir şekilde başka yerlere nakledilmemeli veya diğer
sulara yerleştirilmemelidir. Hasta ve ölmüş kerevitler toplanarak imha
edilmelidir. Kontamine malzemeler (ağ v.s), sodyum hipoklorit ve iodoforlarla
dezenfekte edilir veya 24 saatten daha uzun bir süre kurutulur.
17
BALIKLARDA AŞILAMA
Balıklarda uygulanan birçok farklı aşılar vardır; canlı attenüe aşılar,
inaktif aşılar, genetik rekombinant aşılar, genetik attenüe aşılar, peptid
aşılar, anti-idiotip aşılar. Canlı aşıların virulans kazanma riski vardır. İnaktif
aşıların dezavantajı daha düşük veya kısa süreli bağışıklık sağlamalarıdır.
Diğer aşılar ise pahalı ve ileri teknoloji gerektiren aşılardır.
Balıklarda aşılamanın birçok faydası vardır. Hastalıklardan
kaynaklanan ölüm ve verim kayıpları azalır. Tedavi için kullanılan giderler
azalır. Yemden yararlanma artar, daha hızlı gelişme olur. İlaç kullanılması
sonucu oluşan çevre kirliliği azalmış olur. Balık ve diğer deniz ürünlerinde
kalıntı sorunları azalmış olur. Tüketici sağlığı üzerinde aşıların herhangi bir
olumsuz etkisi yoktur.
Aşının başarısını etkileyen birçok faktör vardır. Öncelikle hiç bir aşı
% 100 koruma sağlamaz. Balığın sağlık durumu ile ilgili faktörler, hastalık
etkeni (bakteriyel, viral), tetiştirme şartları ile ilgili faktörler, stress, beslenme
yetersizlikleri başarıyı etkiler. Ayrıca sudaki kirleticiler (fenoller-antijen
alımına engel), ağır Metaller (antijen alımına engel), antibiyotikler, çevre (
sıcaklık, pH, sertlik, ÇO miktarı) da etkilidir. Antijenin dozu, antijenin
özelliği, aşının uygulanış şekli, aşıda adjuvantların ya da
immunostimulanların varlığı da aşı ile ilgili faktörler arasındadır.
İnaktif Aşıların Uygulama Yöntemleri
1-İmmersiyon Yöntemiyle Aşılama
Yavru balıklar bir kepçe yardımıyla alınarak prospektüsüne uygun
olarak hazırlanmış aşı solüsyonuna 1 dakika daldırılıp çıkarılır. Aşılamadan
1 gün önce balıklar aç bırakılmalıdır. Balıkların ağırlığına göre aşılama
programı değişebilir. Bir defada kepçe ile alınıp aşılanan balık miktarı 5 kg’ı
geçmemelidir. Kepçe aşı solüsyonunun içinde sabit tutulmamalı antijenin
tüm balıklara teması için yüzdürülmelidir. Aşı solüsyonu ile havuz suyu
sıcaklığı arasındaki fark +2C’ yi geçmemelidir.
2-Sprey Yöntemiyle Aşılama
Hazırlanan aşı solüsyonu tek kat halinde dizilmiş balıklar üzerine
püskürtülerek yapılır. Püskürtücü kompresör basıncı iyi ayarlanmalıdır.
18
Spreyin çapı 2 mm olmalıdır. Uygulama süresi 30 saniye olmalıdır. Aşılama
sırasında balıklar 1 dakika süreden fazla dışarıda tutulmamalı
3-Enjeksiyon Yöntemiyle Aşılama
Balıklar otomatik bir enjektör yardımıyla tek tek aşılanırlar. Bu
yöntem en az 15 g büyüklüğündeki balıklara uygulanmalıdır. Aşılamadan
önce balıklar bir anestezik madde ile sakinleştirilmelidir. Uygulamayı yapan
ekip tecrübeli olmalı, işlem kısa sürede bitirilmelidir. Aşılanan balık kendine
gelince havuza bırakılmalıdır.
4-Oral Aşılama
Bu yöntemde balık ellenmediği için stres riski de ortadan kalkar. Her
yaş balığa kolayca uygulanır. Ancak bazı balıkların aşıyı fazla alması ya da
hiç almaması sonucu popülasyonda eşit bir bağışıklık sağlanamaması bu
yöntemin olumsuz tarafıdır.